Osmanlı devri son seramik merkezlerinden biri de Çanakkale’dir. 17. yüzyıl sonlarından itibaren seramik üretiminin varlığı bilinen Çanakkale’de 20. yüzyıla kadar kırmızı hamurlu seramik üretimi ile karşılaşmaktayız. 18. yüzyılda sıraltı boyama tekniğinde üretilmiş günlük kaplarda tabak, kase, matara, tepsi, küp, testi, sürahi gibi kap formaları görülmektedir. Beyaz astar üzerine kobalt mavi, kahverengi, yeşil, manganez moru, turuncu renklerle serbest boyama üslubunda bezeme yapılarak, renksiz, şeffaf sır sürülmüştür. Kap yüzeyine Çanakkale’ye özgü dilimli çiçek rozet, meyva, selvi ağaçları, yaprak demetleri gibi bitkisel motifler, siluet halinde cami, köşk gibi yapılar, yelkenliler çok sitilize edilerek yerleştirilmiştir. Çok sade, soyut bezeme üslubuna sahip seramiklerdir. Kapları ağız kenarı bordürlerinde çapraz atılan diyagonal çizgilerle oluşturulan kafes taramalar en yaygın uygulamadır. Çanakkale atölyelerinde 19 ve 20. yüzyılda tek renk sırlı seramikler üretilmiştir. Ayrıca bu dönemde sır üstü boyalı seramikler de yapılmıştır. Altın yaldızla ya da diğer renklerle sır üstüne bezemenin yapıldığı örneklerde yine serbest boyama üslubu dikkat çekmektedir.

Çanakkale geç dönem seramiklerinde daha fantastik uygulamalarla karşılaşmaktayız. Bu dönemde testi gibi bazı kapların üst kısmı at, kuş başı şeklinde biçimlendirildiği gibi, bir başka grupta kap yüzeyi üzerine bazı motiflerin üstten eklendiği görülmektedir. Çiçek, yaprak motifleri hatta hayvan figürleri ile kap yüzeyi üzerinde yüksek kabartma görünümü yaratılmıştır. Bu geç dönem seramikleri abartılı, üstün hayal gücünü yansıtan ürünlerdir.

Çanakkale üretimi hediyelik ve hatıra eşyası niteliğindeki parçalar 19. yüzyıl ortalarından itibaren satın alınarak Paris Sevres Porselen Müzesi’ne, Londra Victoria and Albert Müzesi’ne, Atina Benaki Müzesi’ne ve bazı koleksiyonlara da girmeye başlamışlardır. Dolayısıyla koleksiyonun bu kısmı hem Osmanlı seramik sanatının son dönemlerini hem de 19. yüzyıl turizmiyle ilgili noktalara işaret etmektedir. Çanakkale üretimi hediyelik ve hatıra eşyası niteliğindeki parçalar 19. yüzyıl ortalarından itibaren satın alınarak Paris Sèvres Porselen Müzesi’ne, Londra Victoria and Albert Müzesi’ne, Atina Benaki Müzesi’ne ve bazı koleksiyonlara da girmeye başlamışlardır.