11 Mart 2021, 14.00
Aktarların kızı Sadberk Hanım, 1926 yılında Teyzezadesi Vehbi Bey ile evlenir. Ankara’nın yerlisi olan bu iki genç insan, Türkiye’nin geleceğine etki edecek aileyi kurar. Vehbi Bey sanayi ve ticarette memleketine büyük katkılar sağlarken Sadberk Hanım bir yandan çocuklarını yetiştirir bir yandan da Türkiye’nin kültür hayatında önemli bir yer edinecek olan ilk özel müzenin temellerini atar. Gelenek görenekleri gelecek kuşaklara aktaracak eserler toplamaya başlar…
14 Ekim 1980’de Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’un anısına, onun kişisel koleksiyonunu sergilemek üzere ziyarete açılmış olan Sadberk Hanım Müzesi, 40 yılı geride bıraktığı 2021 yılında Türkiye’nin ilk özel müzesi olma sıfatını haklı bir gururla ve sorumluluk bilinciyle taşıyor. Müze, kuruluşunu izleyen yıllarda Türkiye çapında önemli roller üstlenmeye hazır, genç bir oluşumdu. Bugün ise artık zengin koleksiyonlarıyla saygı gören ve uluslararası platformda bilinen, köklü bir kültür ve eğitim kurumudur.
Ankaralı Sadberk Koç’un Türkiye’de henüz koleksiyonculuk ve özel müzecilik anlayışı oturmamışken titizlikle en seçkin parçaları bir araya toplayarak oluşturduğu koleksiyonu, müzenin nüvesini oluşturdu, koleksiyon zaman içinde hızla gelişip zenginleşti. Sadberk Hanım Müzesi kuruluş yıllarında yaklaşık 3500 esere sahipken bugün 19000’i aşkın eseri bünyesinde muhafaza etmektedir. Koleksiyon, Büyükdere’de “Azaryan Yalısı” ve “Sevgi Gönül Binası” olarak adlandırılan yanyana iki yapıda muhafaza edilmekte ve sergilenmektedir. Bu yapılardan Sevgi Gönül Binası, müzenin Arkeoloji Bölümü’nü oluşturur ve pişmiş toprak, cam, metal, taş gibi farklı malzemelerden üretilmiş yaklaşık 7000’i aşkın eseri ihtiva eder. Bu eserler ile gerçekleştirilen kalıcı sergileme Anadolu’da yaşamış uygarlıkları kronolojik bir düzende kesintisiz olarak takip etme imkânı verir. Azaryan Yalısı ise müzenin Türk-İslam Bölümü’nü oluşturur. Bu bölümün zengin koleksiyonu ise 8. yüzyıldan, Erken İslam döneminden Osmanlı devletinin sonuna kadar, hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarını da kapsayacak şekilde geniş bir kronolojik içerik taşıyan, seramik, porselen, cam, maden, ahşap, kâğıt, tekstil gibi farklı materyallerden üretilmiş 12000’in üzerinde eserden oluşmaktadır. Özellikle hat sanatından ipekli dokumalara, tombak ve gümüş eserlerden mineli-murassa eserlere, çini ve seramiklerden porselen ve cam eserlere kadar kadar Osmanlı sanatının en seçkin örneklerini bir araya getirerek kültürel mirasımıza sahip çıkıyor.
Etkinlik kayıtlı ve çevrimiçi olacaktır.