Otoetnografi: “Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun.”

Nisan 3, 2023

13 Nisan 2023

14.00 – 15.30

Konuşmacı:  Prof. Dr. Serpil Aygün Cengiz, Ankara Üniversitesi

Konferans çevrimiçi ve kayıtlı olacaktır.

Bir yöntem olarak etnografinin alametifarikası etnografik görüşme ve katılarak gözlemdir. Bu görüşme ve gözlem sürecinin (esasen süreçten de ayrı tutulmaması gereken) ürünü ise araştırmacı ile araştırılanın karşılaşma deneyiminin metne dönüştürülmesidir. Pozitivizmden yeni bilim anlayışına evrilen sosyal bilimler dünyasında artık “metin”den anlaşılan (ve metnin kanıtı olarak metne eklenen görsel-işitsel malzemeyle birlikte) yalnızca sözcükler değildir. Sözcüklere eşlik eden sözcük dışı unsurlararın da dahil olduğu “yeni etnografi” çalışmalarında feminist etnografi, eleştirel etnografi, ortaklaşa etnografi gibi alt türlerin yanı sıra araştırmacının kendi kendisini etnografik bir çalışma konusu yaptığı bir alt tür daha bulunmaktadır: Otoetnografi. “Otoetnografi” sözcüğünü ilk kez 1975’te kullanan Karl G. Heider’in, 1977’de kullanan Walter Goldschmidt’in ve 1979’da kullanan David M. Hayano’nun bu kavramı etnik otobiyografi, yerel otobiyografi veya ev etnografisi anlamlarında kullandıklarını biliyoruz. Sözcüğün kullanımından çok önceleri 1923 yılında yayımlanan Nels Anderson’ın Hobo –Evsiz Adamın Sosyolojisi araştırmasında olduğu gibi araştırmacının kendisini mercek altına koyduğu çalışmalar hep yapılagelmiştir; fakat bir niteliksel araştırma yöntemi olarak otoetnografinin 1990’lardan itibaren bağımsız bir kuram ve yöntem olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Otoetnografi, Carolyn Ellis’in ifadesiyle “otobiyografik ve kişisel olanı kültürel, toplumsal ve siyasal olana bağlayan araştırma, yazı, hikaye ve yöntem”dir. Otoetnografi, sanatsal temsil biçimlerini de içeren etnografik bir kendilik anlatısıdır. Bir yöntem olarak otoetnografi kullanıldığında (eski terminolojinin diliyle) çalışmanın “veri”leri ilgili literatürü, (anılar, rüyalar, hayaletler ve benzeri tüm) otobiyografik malzemeyi, ötekini, görsel/işitsel kayıtlar-günlükler-gündelik yaşam nesneleri dahil her tür nesneyi ve sanatı içermektedir. Otobiyografik malzemeden çokça yararlanan otoetnografi otobiyografiden farklıdır. Örneğin, otoetnografik çalışmalarda da otobiyografik anlatılarda olduğu gibi epifani anlarından yararlanılır, ama araştırmacı otoetnografik araştırma yaptığında bir kültürün parçası olmaktan kaynaklanan ve/veya belirli bir kültürel kimliğe sahip olmaktan doğan epifaniler üzerine yazarken araştırma teknikleri ve araştırma literatürünü kullanarak deneyimlerinin analizini yapar. Araştırmacının otoanalizinde kendi kırılganlığını göstermesi otoetnografik metnin odağındadır ve Ruth Behar’ın dediği gibi araştırmacının kendini izleyene açması bizi başka türlü gidemeyeceğimiz yere götürür, götürmelidir. Söz konusu analiz bir monolog değildir, diyaloğa dayalıdır: Geleneksel etnografik çözümleme enformasyonun aktarımına odaklanırken, otoetnografi iletişimi vurgulamaktadır. Otoetnografinin öncüleri Carolyn Ellis ile Arthur P. Bochner otoetnografik yöntemle çalışmanın son sözü söylemek yerine aynı platformu paylaşmak ve yeni anlamlara açık olmak anlamına geldiğini söylüyorlar. Bu sunumda izleyicilerle önce otoetnografi üzerine bir tartışma yapılacak, ardından da araştırmacının (otomobil reklamlarında “ideal modern özne”nin inşasını konu edindiği) kendi doktora tezi üzerinden otoetnografik bir çözümleme denemesi paylaşılacaktır.